Paşaeli and Old Vines by Gözdem Gürbüzatik

Yaşlı asma* pek çoğumuzun gözünde  ağaç  gibi tanımlanmayan bir bitki.  Bu nedenle  de belki yaşlanabileceği ya da yaşlanınca ne olacağını pek düşünmüyoruz. Eskimek, asırlık zeytinlerin, çınarların ulu ağaçların konusu. Ama işte, asmaların da “yaş almışlarının” onlar gibi yaşlandığını biliyoruz. Tıpkı bazı insanların yaşaldıkça zamansızlaşan, bilgilerinin, görmüş geçirmişlik, oturmuşluklarının bilgeliğe evrildiği  gibi bir dönüşümleri, eğer dinlerseniz, aslında, bir hikayeleri var.  Yıllara dayanan bu bilgelik “az ve öz’ lük” halini almış asmalarda. Ben mesela, bilge olduğunu hissettiğim, zamansızlığını bildiğim kişilerle de sadece konuşmak değil, yanlarında oturmak ve onların içinde  bulunduğu an’lara tanıklık etmeyi çok değerli bulurum. Damıtılmış bir hayat  tecrübeleri olduğunu hisseder büyük bir saygı ve heyecan duyarım. Bu bilgeliği yaş almış bağlarda da hissediyorum. Bu bağların üzüm salkımları ve onlardan yapılan şaraplar da sanki bu damıtılmış bilgeliği ve an’lar huzmesini içeriyor.

Yaş almış bağların beni heyecanlandıran bir başka yönü de tarihe dair anlattığı hikaye.  Zamana dayanmış bir bağ ile bir kaç nesil geçirmiş ailenin yaşamını kesiştiren bir hayat akışı var. Bu, bizde çok değerli bir olgu. Devamlılık bu topraklarda ancak uzaktan tarih çizgisine baktığımızda varmış gibi sadece çünkü. Binlerce yıldır şarap üretilen topraklarda şarap üretiminde de devamlılık, -o da sadece birkaç firma dışında-, 100 yıldan eski değil.  Yaşayan hafızamıza, yaşayan aktarımlara baktığımızda elbette geçmişten gelen arşivler var ama orada da pek çok şey parça parça. Kopuk. Mübadeleler, göçler, değişen tarım politikaları, daha başka etmenler geleneksel bilgi aktarımında kesintiler oluşturuyor. Aslında amacım  karamsar bir tablo çizmek değil. Çünkü günümüzde her ne kadar Türkiye’de butik şarapçılık daha çok uluslararası üzümleri dikip onları tanıtarak ilk heyecanlarıyla başlamış olsa da, Anadolu topraklarının binlerce yıllık geçmişinin, ruhunun peşine düşen, geçmişle bağ kurmaya çalışıp anlamaya, aydınlanmaya ve korumaya çalışanlar da giderek çoğalıyor. Onlar hem direniyorlar, hem de geleceğe umutla bakıyorlar olumsuzluklara rağmen. Yapacak ve keşfedilecek çok şey var elbette. Konuyla ilgilenen herkes bir yerinden tutuyor ve tarihe de kesinlikle iz bırakıyor. Eski halinden eser kalsın istiyor.

https://iwsa.com.tr/yeme-icme-kulturu-site/gastronomi-kulturu-site/1-konu-1yazar-site/Sayfalar/G%C3%96ZDEM-G%C3%9CRB%C3%9CZAT%C4%B0K-.aspx

“İnsan görmek istediğini görür.”